G8’i bloke edelim, savaşları engelleyelim!

5 Haziran 2007’de Rostock-Laage’de Eylem Gününe Çağrı
Militarizme, Savaşa ve İşkenceye Hayır!

G8’i bloke edelim, savaşları engelleyelim!

Rostock-Laage havaalanı G8 zirvesinin ve katılan devletlerin militarist politikalarının altyapısının bir parçası. Bu havalanında Eurofighter uçakları ile önümüzdeki savaş hazırlanıyor ve yakında buradan Bombodrom’a savaş uçaklarının kalkması hedefleniyor. Heiligendamm’da yapılacak G8 zirvesinin katılımcılarını getiren uçaklar 5 Haziran’da buraya iniş yapacaklar. Biz de o gün kitlesel olarak orada olacağız, çünkü bizi savaşçı politikalarına ikna edemezler. Bunu değişik proteso eylemleri ile savaş ve G8’e karşı aktif direniş göstererek yeterince açık bir şekilde ortaya koymak istiyoruz.

Bugün dünyanın birçok köşesinde hergün süren savaşların ardında G8 devletleri var. Almanya dünya çapında on askeri harekâta doğrudan katılırken, birçok diğer savaşı da örneğin ikmal yollarını koruyarak veya bilgi sağlayarak destekliyor. Rostock-Laage G8 devletlerinin militarist politikalarının ve Heiligendamm zirvesinin bir parçasıdır.

Zirve katılımcıları dünyanın en güçlü 8 devletini temsil ediyor. Bu devletler önce küresel sorunların doğmasında önemli rol oynayıp sonra da bu sorunlara sözde çözümler üretiyorlar. Bu devletler “küresel yönetişimden”, “insani müdahaleden”, “sivil toplumu güçlendirme” ve “barışı kurucu müdahalelerden” bahsediyorlar. Ama onlar gerçekte iktidarlarını koruyacak ve kapitalist çıkarlarına uygun bir dünya düzenini yaratmak için ellerindeki şiddet aygıtının yarattığı hakları acımasızca kullanıyorlar – bugün Afganistan ve Irak’ta görüldüğü gibi. Ama militarist mantık ancak bombaların yağdırılması ve mermilerin sıkılması ile yürülüğe girmiyor. Genellikle baskı düzeninin sürdürülmesi için silah zoru gerekmiyor. Küresel ticaretten dışlanma ya da “kalkınma yardımının” kesilmesi tehdidi yetiyor. Bu tehditleri küresel çaptaki askeri üs ağı da tamamlıyor. Yeni-sömürgeci ve emperyalist bağımlılık ilişkilerinde çok az seçenek kalıyor. Ulusal elitler genelde, “şer cephesinde” sayılmamak için, kendi halklarının aleyhinde olsa da ülkelerini yabancı sermayeye açmayı ve petrol kaynaklarını sunmayı tercih ediyorlar.

Olsun Kuzey ülkelerinde, olsun küresel Güney’de militarizm kendini ilk olarak günlük hayatta gösteriyor. Güney’de İMF ve Dünya Bankası’nın neoliberal yapısal uyum programları, ama aynı zamanda Kuzey’de de alttan alta ilerleyen iç politikanın askeri yöntem ve mantığa dayandırılması; bunlar zamanımızın günlük ve sıradan savaşlarıdır. Şehir merkezlerinin kamera gözetimi altına alınması ve yaygın fişleme, dünya futbol şampiyonasında görüldüğü gibi hava sahasının askeri gözetimi, mültecilere karşı katı ve ölümcül sınır düzenlemeleri, kültür temelli düşman imajlarına şartlandırmalar; bütün bunların “güvenliğimiz” adına yapıldığı söyleniyor bize. Ama sorunların köküne dokunulmuyor, ki burada haksızlıklar, küresel güç dengesizlikleri ve kültürel hegemonya iddiaları yatmaktadır. İlk bakışta kolay görünen “terörle savaş” çözümü sözümona Kuzey’de güvenliği sağlayacak. Ama bu politikanın gerçek sonucu terör ve güvensizliği doğurması, olsun Irak’ta, olsun Londra metrosunda.

Bu çercevede Alman Ordusu Almanya’da da artan ekonomik güvensizlik, fakirleşme ve işsizlere yapılan baskılardan faydalanıyor. İş ve işbulma kurumları ile eşgüdüm halinde gittikçe yoğun bir şekilde askerlik “mesleğinin” reklamını yapıyor. Tam da bu insanlardan, buradaki ekonomik düzenin dışladıklarından, orduya yazılarak bu sistemin küresel çapta dayatılmasına katkıda bulunmaları bekleniyor.

Olsun “dost”, olsun “düşman” ülkelerde, militarizm ve savaş ataerkil cinsiyet ilişkilerini üretiyor ve sürdüyor: Ordu kurum olarak erkeksi sayılan değerleri öğretiyor; “barış harekâtı” olarak adlandırılan askeri müdahalelerin gerçekleştiği ve günlük hayatı değiştirdiği her yerde cinsel sömürü ve şiddet ile (zorunlu) fuhuş artıyor. Ayrıca “özgürlük ve demokrasi” savaşı verdiklerini iddia edenler tutsak kampları, işkence yapılan cezaevleri ve mülteci kampları şeklinde hukuksuzluk alanlarını küresel çapta yaratıyorlar. “Terör zamanlarındaki” kesintisiz savaş durumu, giderek artarak demokratik hakların kaldırılması için çerçeve oluşturuyor. İşkencenin bir yandan tehdit olarak öne sürülmesi, diğer yandan giderek açıkça uygulanmasının amacı, muhalefeti korkutmak, direnişi kırmak ve insanlarda çaresizlik ve acizlik duygusu yaratmak. Olağanüstü hal normalleşiyor.

Bizim esas korkmamız gereken, büyük devlet çıkarlarının ve kâr beklentilerinin korunması için üretilen stratejiler. G8 devletlerinin politikacıları bu stratejileri orada kalmamak üzere Heilgendamm’da onları koruyan telörgünün arkasında tartışıyorlar!

Bombodrom’u iskân edelim – savaş talimlerini engelleyelim!

Savaş talim gerektirir. Ordu bu alıştırmaları Wittstock yakınlarındaki Bombodrom denilen alanda, Kyritz-Ruppin-Heide’sinde gerçekleştirmek istiyor. Onlara göre alanın büyüklüğü nedeniyle sadece burada geniş kapsamlı ve farklı askeri birliklerin katıldığı hava-yer savaşlarının tatbikâtı yapılabilir, atom bombası atışı ya da füzelerin uzaktan komutası denenebilir. Bombodrom’a karşı FREIeHEIDe 1992’den beri bölgesel direnişi örgütlüyor. 1 Haziran 2007’de, G8’e karşı eylem günleri çerçevesinde bir Bombodrom-eylem günü de düzenlenecek. O günde askeri harekât alanı olması planlanan arazi geçici olarak iskân edilecek. Hedef, bu bölgenin barışsever amaçlara kullanılması için tekrar ele geçirilmesi. 31 Mayıs’ta kervanlar ve Avrupa’nın çeşitli yönlerinden gelen yürüyüş kolları Kyritz-Ruppin-Heide’sine varmış olacaklar ve böylece G8’in politikalarına karşı düzenlenen eylem günleri ses getiren bir şekilde başlatılmış olacak.

5 Haziran’da kitlesel ve renkli eylemlerle Rostock-Laage havaalanında olacağız ve G8 zirvesine, militarizme ve savaş politikasına, dahası kapitalist, ataerkil ver ırkçı düzene karşı muhalefetimizi duyuracağız. Kendi kendilerini dünyaya hükümdar ilan edenleri ne orada, ne de başka bir yerde istemiyoruz. Ne bu G8 zirvesini sükunet içinde gerçekleştirebilsinler, ne de uçakları bu havaalanına rahatça inebilsin. Ya basta! Yeter artık!

Rostock-Laage havaalanı

Zaten uzun bir süredir gözlenen eğilim, Alman Ordusu’nun 2006 yılında kararlaştırılan Beyaz Kitap’ında açıkça temellendiriliyor. Alman Ordusu, esas olarak savunmaya yönelik bir birlikten müdahaleci, yani saldırı için yapılanmış bir orduya dönüştü.

Önemsiz gözüken Rostok-Laage havaalanının önemli bir askeri kavşağa dönüştürülmesi hedefleniyor. Sivil havacılık burada ancak Alman Ordusu ile 1992’de imzalanan ortak kullanım andlaşması ile mümkün oldu. Bunun öncesinde Federal Almanya Ordusu bu askeri üsü Doğu Almanya Ordusu’ndan devralmıştı. Almanya’da bir askeri üsün aynı zamanda sivil havacılık için kullanıldığı başka bir örnek yok. Hatta havaalanının sivil işletmecisi, küresel tehdit ve terör senaryoları zamanında askerlerin alanda bulunması nedeniyle güvenlik standardının daha yüksek olduğunu öne sürüyor. Rostock-Laage havaalanında Eurofighter ve radarlara yakalanmayan Stealth uçakları konuşlandırılmıştır, ayrıca alanda 130 km ötedeki hedefleri sabitleyen ve vurabilen AMRAAM adlı bir orta-mesafe füze sistemi kurulmuştur. Almanya’da Eurofighter uçaklarına pilot eğiten tek havaalanı Rostock-Laage’dir. Burada ayrica 73 numaralı “Steinhoff” uçak filosu konuşlandırılmıştır. Bu filo 1994’ten beri Alman Ordusu’nun NRF (Nato Response Forces) için ayırdığı birliklere ve böylece uluslararası çarpışmalara ve harekâtlara dahildir. Johannes Steihhoff (1913-1994), Nasyonal-Sosyalist hava kuvvetlerinin birçok kez ödül almış bir pilotuydu ce daha sonra Alman Ordusu’nun hava kuvvetlerinin kuruluşunda ve NATO’da önemli roller üstlendi.

Rostock-Laage havaalının arazisi...

... A 20 (Hamburg – Sczenin) ve A 19 (Berlin - Rostock) otoyollarının oluşturduğu kavşağın yakınındadır. Arazi doğu-batı ekseninde yaklaşık 5 km, kuzey-güney ekseninde ise yaklaşık 3 km uzunluğundadır ve tam olarak A 19 ve 103 No’lu Devlet Karayolu (Bundesstraße) arasında bulunmaktadır. Kuzeyinde askeri üs, güneyinde ise sivil havacılık için küçük bir terminal bulunmaktadır.

Ağustos 2006’da Alman hava kuvvetlerine DCRC (Deployable Control & Reporting Centre) adı altında son derece modern bir silah sistemi devredildi. Bu sistemin işlevi hava sahasını askeri açıdan gözetlemek ve ve hava kuvvetlerinin “taktik açıdan komuta edilmesi”. Geliştirenler DaimlerChrysler/EADS ve Viyana’li Frequentis A.O. Bu sistem sayesinde Alman Hava kuvvetleri ilk defa Alman sınırları dışında da savaş uçaklarını komuta edebilecek ve yönlendirebilecek. Böylece Rostock-Laage Alman Ordusu’nun ve NATO’nun savaş planları için merkezi önemi sahip.